Ana Sayfa Haberler Duayen İktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav’dan ekonomik kriz uyarisi

Duayen İktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav’dan ekonomik kriz uyarisi

803
0

Prof. Dr. Boratav: AKP’nin eseri olan ciddi bir krizin başındayız

Türkiye’nin duayen iktisatçılarından Prof. Dr. Korkut Boratav kriz uyarısını yineledi. “Ciddi bir krizin başlangıcındayız” yorumunda bulunan Boratav, ekonomik bunalımının bankaları da kapsayan finansal krize dönüşebileceğini söyledi.

Hocaların hocası olarak da bilinen Türkiye’nin duayen iktisatçısı Prof. Dr. Korkut Boratav, ekonomideki gidişatı değerlendirdi. İlerihaber’den Meryem Yıldırım’ın sorularını yanıtlayan Boratav, ekonomideki gelişmelerin sorumluluğunun AKP iktidarı olduğunu belirtti.

BU TİP KRİZ TÜRKİYE’DE DAHA ÖNCE 4 KEZ GÖRÜLDÜ

1980’li yıllarda Latin Amerika’da başlayan bu kriz türünün, 1990 sonrasında Üçüncü Dünya’nın diğer coğrafyalarına da taşındığını paylaşan Boratav, Türkiye’nin bu kriz tipine 1994, 1998-99, 2001 ve 2008-2009’da olmak üzere dört kere sürüklendiğini söyledi.

‘AKP IMF PROGRAMIYLA KRİZİN SORUMLULUĞUNU ÜSTLENDİ’

Boratav, gelinen noktadaki AKP/Saray iktidarının rolünü de açıkladı:

“2001 krizi içinde Kemal Derviş yönetiminde IMF programlarıyla oluşturulan neoliberal yapıyı 2003 sonrasının AKP iktidarı olduğu gibi benimsedi; 2015’e kadar sızlanmadan uyguladı ve bugünkü krizin sorumluluğunu da üstlenmiş oldu.”

IMF PROGRAMLARININ ANA UNSURLARI

“Bu neoliberal yapının ana unsurlarını hatırlatayım” diyen Boratav, o unsurları tek tek şöyle sıraladı:
“(1) Türkiye ile dış dünya arasındaki sermaye hareketleri üzerinde tam serbestlik; (2) Merkez Bankası’nın bağımsızlığı; (3) “Bağımsız” Merkez Bankası’nca “enflasyon hedeflemesi” ilkesini üstlenilmesi. Bu ilke, “serbest” döviz piyasaları (veya döviz kurunun dalgalanmaya bırakılması) ve “sıkı” para politikaları (Merkez Bankası’nın politika faizinin enflasyonun üstünde belirlenmesi) anlamına gelir.”

‘ANA HEDEF FİNANS KAPİTALIN DENETİMİNE GİRMEK’

Korkut Boratav’a göre, “ana hedef, finans kapitalin denetimine girmek”:

“Çok sayıda Asyalı ülke (başta Çin) ve zaman zaman Arjantin, Brezilya gibi ihtiyatlı ülkeler bu doktrine mesafeli durdular. AKP ise bu modeli tamamen benimsedi ve AKP, 2003-2007’de uluslararası sermaye hareketlerinin coşkulu seyretmesinin uzantılarını yaşadı: Ucuzlayan döviz, yüksek TL faizi…Sonuç aşırı dışsal kırılganlıklar oldu: TL’nin reel olarak hızla değerlenmesi; üretimin ithalata bağımlılığını yapısal hale gelmesi; kronik ve giderek büyüyen cari işlem açıkları; dış borçların dört nala tırmanması ve özel, kısa vadeli borçların ağırlığının artması…Bu nedenle, ABD’de patlak veren ve merkez ülkelerde yoğunlaşan 2008-2009 krizinden sert etkilenen az sayıdaki çevre ekonomisinden biri Türkiye oldu.”

‘BANKALARI DA KAPSAYAN FİNANSAL KRİZ’

Kapıya dayanan krizin “Tüm unsurlarıyla AKP’nin eseri” olduğunun altını da çizdi:

“2010’dan itibaren Batı merkez bankalarının uluslararası likiditeyi hızla genişletmesi, AKP iktidarını aynı “rehavet” ortamına tekrar teslim etti; Türkiye’nin dış kırılganlık göstergeleri daha da bozuldu; ülkemiz, “beş kırılgan yükselen ekonomi” grubunun kalıcı bir mensubu oldu. 2017’de uluslararası likiditenin daralma eğilimi ortaya çıkınca, finans kapital, “Güney” coğrafyasının en zayıf, kırılgan halkalarından çıkmaya başladı.

‘AKP’NİN ESERİ OLAN KRİZE GİRMEKTEYİZ’

Dış kaynak hareketlerinde yukarıda değindiğim “sert durma ve/veya tersine dönme” olgusu Türkiye’de de Mart 2018’de başladı. AKP ise aynı tarihlerde seçim ekonomisi dürtüsüyle kamu maliyesinin sürüklediği yüksek tempolu bir iç talep pompalamasını sürdürmekteydi. Enflasyon ve cari açık tırmandı; dış finansman gereksinimlerinin karşılanamayacağı Mart sonrasında ortaya çıktı. Önce Arjantin, sonra Türkiye kriz ortamına sürüklendi. Sırada bekleyen birkaç ülke daha var.
Şimdi, tüm unsurları ile AKP’nin “eseri” olan krize girmekteyiz. Reel ücretlerin, üretimin, istihdamın, milli gelirin gerilemesi biçiminde gerçekleşen ekonomik bunalım, bankaları da kapsayan finansal bir krize de dönüşebilir.”

‘YENİ DÜŞMANLAR’: ZAM FIRSATÇILARI, KARABORSACILAR

Boratav, yandaş basında son dönemde icat edilen ‘yeni düşmanları’ da değerlendirdi.

“İktidar çevreleri bu “resmî neoliberal söyleme” paralel ikinci ve yanıltıcı bir söylem daha sürdürüyor: Komplo senaryoları…Bu senaryoların “lanetlenesi aktörleri” içinde faiz lobisi, siyonistler, bölücüler, Türkiye’nin düşmanları, (içeriği belirsiz tutulan) emperyalistler, ihanet şebekeleri yer alıyor. Sözü edilen “zam fırsatçıları, et baronları, karaborsacılar” da aynı “ihanet şebekeleri”nin öğeleridir. Bu sahte komplo senaryolarına kesinlikle karşı çıkmak; sahteliğini, yapaylığını teşhir etmek gerekiyor.”

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.